Sesin birçok tanımı olmasına rağmen
en basitçe tanımı: maddeden oluşan bir ortamda yayılan, mekanik bir titreşim
dalgasıdır. Ses atmosferde kulağımız tarafından algılanabilen periyodik basınç
değişimleridir. Fiziksel boyutta ses, hava katı sıvı veya gaz ortamlarda oluşan
basit bir mekanik düzensizliktir. Bir maddedeki moleküllerin titreşmesi
sonucunda oluşur. Sesin bir frekansı, boyu, periyodu ve hızı bulunmaktadır. Bir
saniye içerisindeki titreşim sayısına sesin frekansı denir. Birimi ise Hertz
(Hz)dir. Dalga boyu, bir ses dalgasının oluşması için sesin aldığı yoldur.
Sesin hızı normal koşullarda; havada 340, tahtada 4000-6000, suda 3000-5000,
çelikte ise 8000 m/s dir. Ses boşlukta yayılmaz. Çünkü: titreşen bir cismin
sıkışıp genleşmesine yol açabilecek atom ya da molekül gibi tanecikler yoktur.

Şekil 1. Balıklarda işitme organı anatomisi
Aslında 15 C ‘lik tatlı suda ses, yaklaşık saniyede 1410 m yol alır. Aynı sıcaklıkta deniz suyunda sesin aldığı yol 1550 m/saniyedir. Diğer bir deyişle; bu hız, yaklaşık olarak havadaki hızından dört kat daha fazladır. Ses dalgalarının bu kadar yüksek bir hızda iletilmesinin sebebi olarak dalgıçlar sesi su altında, su üstünde olduğundan daha iyi ve daha uzak mesafelerden duyabilirler (özellikle düşük frekanslı sesleri). Örneğin gemilerin meydana getirdiği ses, su altında 20 kilometreden daha uzak mesafelere yayılır. Eğer ses su içinde bu kadar iyi yol alıyorsa birisi şu soruyu sorabilir: niçin insanlar su ortamında konuşamıyorlar? Bu problemin nedeni su altındayken ilk sesi üretebilmekteki yeteneksizlikten kaynaklanır. İnsanın ses telleri hava ortamında işlenmektedir fakat ses dalgaları havada üretilip suya gönderilse dahi ses enerjisi etkili bir biçimde bir ortamdan diğer ortama transfer olamaz.
Aslında 15 C ‘lik tatlı suda ses, yaklaşık saniyede 1410 m yol alır. Aynı sıcaklıkta deniz suyunda sesin aldığı yol 1550 m/saniyedir. Diğer bir deyişle; bu hız, yaklaşık olarak havadaki hızından dört kat daha fazladır. Ses dalgalarının bu kadar yüksek bir hızda iletilmesinin sebebi olarak dalgıçlar sesi su altında, su üstünde olduğundan daha iyi ve daha uzak mesafelerden duyabilirler (özellikle düşük frekanslı sesleri). Örneğin gemilerin meydana getirdiği ses, su altında 20 kilometreden daha uzak mesafelere yayılır. Eğer ses su içinde bu kadar iyi yol alıyorsa birisi şu soruyu sorabilir: niçin insanlar su ortamında konuşamıyorlar? Bu problemin nedeni su altındayken ilk sesi üretebilmekteki yeteneksizlikten kaynaklanır. İnsanın ses telleri hava ortamında işlenmektedir fakat ses dalgaları havada üretilip suya gönderilse dahi ses enerjisi etkili bir biçimde bir ortamdan diğer ortama transfer olamaz.
Şekil 2.
Sesin yayılmasının suyun derinliklerine göre değişimi
Özellikle Sesin balıkları nasıl etkilediği çok az
bilinmesine rağmen, ses balıkların davranışlarını ve psikolojilerini
etkileyebilmektedir. Bazı bilgiler balıkların kısa süreli ya da uzun süreli
yüksek sese maruz kalması sonucunda alarm davranışı gösterdiği ve ayrıca kalıcı
ya da geçici işitme kaybı ile sonuçlandığını göstermiştir. Son birkaç yıldır
insan kaynaklı seslerin deniz memelileri üzerinde etkisi ile ilişkili sorular
önemli ölçüde artmıştır. Bunun nedeni şehirselleşmenin artması ve buradan
kaynaklanan seslerin deniz ortamındaki canlıların güvenliği ve sağlığını
etkilemesidir. Balıklar bu konuyla özellikle ilişkilidir çünkü çok sayıda balık
türü sesi avlanmak, düşmanlardan korunmak ve sosyal ilişkiler için
kullanmaktadırlar. Dahası, balıkların sesleri tespit etmek için kullandıkları
duyu reseptörleri deniz memelileri ile (balinalar gibi) oldukça benzerdir ve
sonuç olarak sesler deniz memelilerini etkilediği ve onlara zarar verdiği kadar
deniz ve akvaryum balıklarını da benzer şekilde etkilemektedir.
Yüksek seslere balıkların davranışsal cevabı, ses
kaynağından uzaklaşması ve sesin potansiyel etkilerini azaltmaya
çalışmalarıdır. Ya da balıkta ciddi hasar bırakmaya açık bir durum olarak
balığın bir yerde donup kalması gibi davranışsal cevapları içerir. Nasıl bir
insan gürültülü bir sesten uzaklaşmak için hızlı adımlarla başka bir yöne doğru
ilerler ve sessiz bir yere ulaştığından davranışları normale dönerse,
balıklarda da gürültülü ses kaynağından uzaklaştıklarında davranışları normale
dönmektedir. Alternatif olarak, sese cevabı davranışsal olarak çok geniş bir
biçimde etkileyebilir ve bunun sonucunda balık yaşadığı yerdeki kumları yemeye
başlayabilir. Bazı balıklar normal üreyebildikleri halde uzun süreli sese maruz
kalma sonucunda yaşamsal ve üreme faaliyetlerinde aksaklıklar gösterebilirler.
Bu değişikliklerin her biri çok belirgin değildir fakat eğer beslenme ve üreme
üzerine etkiler varsa uzun süreli etkilenmeler kalıcı olabilmektedir. Diğer
memelilerin aksine balıklarda hasar gören duyu epitellerinin rejenerasyonu
(iyileşmesi) vardır. Bu toksik ilaçların zararlı etkilerinden sonra meydana
gelmektedir fakat henüz yüksek sesin vermiş olduğu hasarın rejenerasyonu var
mıdır bilinmemektedir.
Şekil 4. Memeli ve Balıkların insan kaynaklı
sesleri duyma dereceleri
Balıklar sesi, agresyon (sinirlilik), düşmanlardan korunmak, savunma ve üreme davranışlarını içeren geniş bir çeşitlilikte kullanırlar. Bunun hakkında ayrıca deniz kedi balığı (Arius felis) türünün kendi bölgelerini tanımak için düşük frekansta ses üretip bu sesin objelere çarparak geri dönüşünü dinlemesi ile kendi bölgesini tanımasında “ekolocation” sesi kullanması bir kanıttır. Literatür bilgileri balıkların ses iletişimleri için frekans aralığından ziyade balığın geçici modelde seslerinin çok önemli olduğunu göstermiştir.
Bazı sesler iletişim kapasitelerini etkilemektedir (iletişim
seslerinin maskelenmesi gibi), bunun sonucunda ise balık başlıca beslenme
alanlarını, gizlenme alanlarını ya da yaşamsal alanlarını terk ederler. Bu
etkiler sonucunda balıkların üreme ve bireysel yaşama şanslarında azalmalar
meydana gelir ve popülasyon ya da türlerin devamlılığı riske girer.
Sonuç olarak hem evlerimizde, iş
yerlerimizde kurduğumuz akvaryumlar hem de akarsu ve denizlerin çevrelerinde kurulan
şehirlerde aslında hiç dikkat edilmeyen sesin su hayvanlarına olan etkileri göz
önünde bulundurulmalıdır. Özellikle denizlerde kullanılan deniz altı, gemi ve
diğer mekanik araçların oluşturduğu sesler kontrol altına alınmalı ve su
hayvanlarının da bu seslerden etkilendikleri unutulmamalıdır.
Ses aslında eşik değerin üzerinde olduğunda tüm
canlıları olumsuz etkileyen en önemli rahatsız edicidir.
Dr. Muhammed DUMAN


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder